‘Bağda izin olsun, içmeye yüzün olsun’ dedi Musa abi budamayı yaparken.
05 Marttan 26 Marta kadar bağda gezindik durduk; budaması, çapası, aşılaması, gövdeyi dikleştirmesi derken yoğun ama keyifli bir dönemi geride bıraktık. Bu daha başlangıç!
İşin içine girince anlıyorum ‘bakarsan bağ, bakmazsan dağ’ olur sözünün ne demek olduğunu.
‘Bağ işi zorduuurr, devamlı gezinmek ister’ sözleri kulaklarımda Aksel ablanın.
Tabii biz torunlara kalsın, sağlıklı olsun diye delice (Amerikan anacı) dikip, zaman içinde aşıladığımız için işçiliği çok. Ki bu konu bağ yapmak isteyenlerin kendilerine sorması gereken ilk soru: 1) hazır bağ mı? 2) yeni bağ ise delice mi dikilmeli yoksa aşılı fidan mı?

Bağ işi sadece burada kalmıyor.
Mayıs ayında, aşılı fidanların yanında dipten çıkan deliceler koparılacak (eğer koparılmazsa akıllı / aşılı fidanların enerjisini aldığı için onların gelişimini olumsuz etkiliyor)
Dibinde çıkan otlar daha fazla büyümeden temizlenecek
Haziran-temmuz ayında filiz kırma yapılacak ve dallar tele sardırılacak.
Bu arada bağa kükürt atılacak (ilk filizler 20 cm olduktan sonra, 15 gün arayla iki kere), budama sonrası da bordo bulamaç uygulaması yaptık.
Şekerlenmeye başladığında kuşlar ve arılar yemesin diye arı tülü ile örtüyoruz. Bunun işçiliği de ayrı zor ama bizim çevrede başka bağ olmadığı için ve çok büyük bir alanda yapmadığımız için bu kaybı önlemek durumundayız.

Ve sonra hasat…
Hiçbir iş kolay değil,
İnsanı tatmin eden zaten elde edilen kolay başarılar değil,
Üretmek, emek vermek ve verdiğin emeğin karşılığını görebilmek
Yeniden başlayabilmenin, denemenin heyecanı diri tutan bizi
Neden burada olduğumuzu hatırlamak
Yoksa çapa yapılacak sabahlara kalkmak kolay olmazdı
Rahmet,zahmetle!
Keyifle,
Umutla

